Makale
Dikkat! Âmentümüze, İslâm’ın temellerine saldırıyorlar!
Yazar:
Yusuf KaplanBütün büyük doğumlar büyük sancıların çocuğudur.
Tarihi, fikir, oluş ve varoluş çilesi çekmeyi göze alan, bedel ödemekten kaçınmayan toplumlar yapar.
SELÇUKLU MAYASI VE OSMANLI RUHU, KÜRESEL BARIŞ YURDU KURDU
Anadolu, işte böylesi bir çileyle yoğruldu.
O yüzden Anadolu'ya ekilen Selçuklu mayası tuttu.
O yüzden Anadolu'da yeÅŸertilen, hakikatten süt emen, Hakikat'in “çocukları” Mekke'den ve Medine'den beslenen, esinlenen, kendini her ÅŸeyden önce Devlet-i Âliyye-i Muhammediye olarak gören, hâdimü'l-harameyn olarak nefes alıp veren Osmanlı ruhu, Anadolu'da hayat buldu, Anadolu'da hayat oldu ve dünyaya Anadolu'dan hayat sundu.
Dünyada gerçek anlamda küresel adalet ve barış düzenini, küresel Dâru's-Selâm'ı (Barış Yurdu'nu) ve Dâru'l-İnsan'ı(İnsanlık Yurdu'nu) Osmanlı kurdu.
Özetle Selçuklu'nun ve Selahaddin'in çocuklarının ektiği tohumlar, Osmanlı'yla meyveye durdu: Üç kıta, işte ancak o zaman tam altı asır, küresel ölçekte huzura ve sükûna kavuştu. Bu, tarihte ilk ve son defa küresel ölçekte sözkonusu oldu.
Sadece bu gerçek bile, geleceği, geleceğin tarihini kimin, ne'yin, hangi ilkelerin ve ne tür bir medeniyet fikrinin belirleyebileceğini göstermeye çok iyi yetiyor olsa gerek.
ÂKÎDEYİ SARSACAK TEHLİKELİ İŞLER...
İşte tam da bu nedenle, dün Osmanlı'yı durduran ve dünyayı bir asırda -üstelik de özgürlükler, insan hakları ve demokrasi retoriğiyle- cehenneme çevirenler, aynı gerekçelerle çeyrek asırdır Türkiye'yi kuşatıyor, etrafını ateş çemberine çeviriyor, ülkede mezhepleri, hadisleri, Efendimiz'in (sav) konumunu tartışmaya açarak bu Müslüman Omurga'yı birbirine düşürmeye ve içerden çökertmeye çalışıyorlar.
Burada yalnızca Batılıların değil, içerideki Sünnet-i Seniyye ve mezhepleri tartışmaya açan, zihinlerinin çağdaş hurafeler çöplüğüne dönüştüğünü göremeyecek kadar sığlaşan bazı çapsızların ve aymazların da aynı ölçüde sorumlu olduklarını hatırlatmama bile gerek yok.
Ama asıl kavranması gereken mesele ÅŸu: Ä°slâm'a karşı Ä°slâm savaşı stratejisini Batılılar geliÅŸtirdiler. Ä°slâm'ın terörle özdeÅŸleÅŸtirilmesi, “ılımlı Ä°slâm”, “siyasal Ä°slâm” gibi nitelemeleri ve projeleri yine bizzat Batılılar geliÅŸtirdiler.
Hadisleri tartışmaya açarak, Hz. Peygamber'in (sav) konumunu sarsma projesini önce iki asır evvelinden Batılı akademide, sonra da medya üzerinden bütün dünya ölçeğinde Batılılar bir proje olarak yine Batılılar geliştirdiler.
Mezheplerin tartışmaya açılması projesi de yine önce Batılı akademyanın, sonra da Batılı medyanın ve siyasanın geliştirdiği bir projedir.
Hedef: İslâm akîdesini sarsmak, önce Müslüman entelijansiyasının, sonra da Müslüman halkın zihnini çağdaş hurafelerle doldurmak ve yıkmak, böylelikle Müslüman kitlelerin İslâm inançlarını tarumâr etmek!
MEZHEP ÇATIŞMASI DEĞİL, İKTİDAR SAVAŞI
Tam bin yıl önce Selçuk çocukları Haçlılarla, Selahaddin çocukları da daha çok Mısır'dan Tunus'a kadar fitneci Şia'yla savaştı.
Burada Şia'yla savaşta, mesele, mezhep meselesi değil, iktidar meselesiydi. Üstelik de Moğol ve Haçlı saldırılarıyla boğuşulurken, Müslümanların birliğinin, dirliğinin önünde takoz gibi duran Şia / Fars tehdidiyle ve fitnesiyle savaşılmak zorunda kalınmıştı.
Ayrıca İslâm tarihinde mezhep savaşı gibi görünen çatışmalar, aslında, temelde, siyasiydi ve iktidar çatışmalarıydı.
İSLÂM'I, EHL-İ SÜNNET OMURGA AYAKTA TUTTU
Kritik soru şu: İslâm dünyası, Şia üzerinden birleştirilebilir miydi? En fazla % 10 oranında olan bir aktör, İslâm dünyasını elbette birleştiremezdi!
O yüzden ana Omurga'nın güçlendirilmesi gerekiyordu: İşte Ehl-i Sünnet Omurga, bu hem tarihî hem de akîdevî gerekçelerle tahkim edilmek zorundaydı.
Selçuk, Selahaddin ve Osman çocukları tam da bunu yaptılar: Bin yıl önce, İslâm dünyasını Ehl-i Sünnet Omurga üzerinden akîdevî, fikrî ve siyasî olarak birleştirecek üç sarsılmaz sütun diktiler. İşte bu üç ana sütun, bin yıl İslâm dünyasının iç ve dış saldırılardan korunmasının garantisi oldu.
Bugün de bin yıl sonra yaşadığımız ikinci büyük medeniyet krizinde benzer sorunların yaşanıyor olması oldukça dikkat çekici.
Bin yıl önceki gibi 100 yıldır, Batılıların kuşatması altında İslâm dünyası.
Yine bin yıl önceki gibi, Müslümanların birlik, dirlik ve kardeşliklerinin teminatı akîdevî, fikrî ve siyasî üç ana sütun yıkılmaya çalışılıyor.
Hz. Peygamber'in konumunu sarsacak tartışmalar da, mezhepleri yoksayan tartışmalar da akîdeyi, fikrî temelleri ve siyasî bütünleşme zeminini yerle bir etmekle sonuçlanacak tehlikeli tartışmalar.
Hz. Peygamberi (sav) devre dışı bırakırsanız, din kısa devre yapar: Önüne gelen, dini kafasına göre yorumlar ve ortaya sahte bir din çıkar.
MEZHEPLER, DEĞİŞKENLERİN SÂBİTELERİ YUTMASINI ÖNLER
Mezhepleri kaldırıp atarsanız, mezhepsizlik tek din olur: Ortaya kelle sayısı kadar Kur'ân, kelle sayısı kadar İslâm çıkar! Herkes din'e uyacağına, kafasına göre din uydurur. Protestanlığın tarihine bakın göreceksiniz bu ürpertici gerçeği.
Şunu üç temel gerçeği iyi bileceksiniz:
- 1-Mezhepler, değişkenlerin, sâbiteleri yutmasını önler.
- 2-Mezhepler, değişkenlerin, sâbite'ler tarafından yorumlanmasını mümkün kılar.
- 3-Mezhepler, değişkenlerin, sâbite katına yükseltilmesinin önüne set çeker.
Özetle: Hadislerin, mezheplerin tartışılmaya açılması, Müslüman toplumlarda Müslüman Omurga'nın çökertilmesini hedefliyor. Müslüman Omurga'nın korunması, ancak akîde, fikir ve siyasî bütünlüğün teminatı Ehl-i Sünnet Omurga'nın korunmasıyla mümkün olabilir.
Ehl-i Sünnet Omurga çökerse, Müslümanların birlik hayalleri de suya düşer. Dolayısıyla tarihin yeniden yapıldığı bir süreçte, Müslümanların tarihin yapılmasında kilit rol oynamaları aslâ mümkün olamaz.
Elbette ki, mezhepçilik yapmayalım. Ama mezhepsizliğin tek mezhep hatta kaçınılmaz olarak din katına yükseltilmesine de aslâ gözyummayalım. Yoksa önüne gelen dini kafasına göre yorumlarve ortada hiç bir muhkem ortak payda kalmaz. Benden uyarması...
Yusuf Kaplan
-
Eylül 10, 2018 Pazartesi Suriye sorununda kör noktalara dikkat!
-
Aralık 04, 2016 Pazar Nasıl bir gençlik?
-
Eylül 05, 2016 Pazartesi Uyarıyorum: 15 Temmuz’un 2. ve 3. dalgaları geliyor...
-
Ağustos 29, 2016 Pazartesi 15 Temmuz rüzgârını, kalıcı bir ruha dönüştüremezsek...
-
Ağustos 28, 2016 Pazar İslâm, tek vazgeçilemezimiz olmazsa, varlığımızı bile sürdüremeyiz!
-
Ağustos 19, 2016 Cuma Medya darbesi: 28 Şubat’ta irtica diye saldırdı, şimdi “cemaat” diye saldırıyor...
-
Ağustos 14, 2016 Pazar Uyarıyorum: 15 Temmuz saldırısının 2. dalgası geliyor...
-
Ağustos 08, 2016 Pazartesi Ehl-i Sünnet’e saldırmak, İslâm’la savaşan Batılıların değirmenine su taşımaktır!
-
Ağustos 05, 2016 Cuma Geliyorum diyen tehlike: Laiklik pompalanıyor, cemaatler bombalanıyor!
-
Temmuz 31, 2016 Pazar Türkiye’yi niçin vuruyorlar?
-
Temmuz 24, 2016 Pazar Müslümanların yüzkarası, şer güçlerin maskarası oldunuz!
-
Temmuz 10, 2016 Pazar Türkiye’nin önündeki iki takoz: Batılılar ve Batıcılar
-
Haziran 24, 2016 Cuma Kitlelerin afyonu olarak futbol ve futbol paganizmi
-
Haziran 20, 2016 Pazartesi Sanat, zamanın ve mekânın İslâmileştirilmesi meselesi
-
Haziran 06, 2016 Pazartesi Ramazan Medeniyeti-2: “Kur’ân” olarak Ramazan
-
Haziran 05, 2016 Pazar Emperyalistlere, “En Büyük, Allah’tır” diye haykırdı!
-
Mayıs 29, 2016 Pazar TRT’nin çağ atlayabilmesi için...
-
Mayıs 27, 2016 Cuma Bursa’da hadis icâzeti heyecanı…
-
Mayıs 23, 2016 Pazartesi Kaybedecek vaktimiz yok: İnsana “yatırım” yapmadan aslâ!
-
Mayıs 16, 2016 Pazartesi Bu sistem, kutsal inek mi ki, 'kan’la tehdit ediyorsunuz?
-
Mayıs 15, 2016 Pazar Başörtüsü mücadelesini kazandık ama tesettürü kaybettik!
-
Mayıs 13, 2016 Cuma Bin yıllık çınarı kurutmaya çalışıyorlar!
-
Mayıs 09, 2016 Pazartesi Tasavvufa saldırmak, intihara kalkışmaktır!
-
Mayıs 06, 2016 Cuma Kaybedecek vaktimiz yok! Başkanlık sistemi şart!
-
Mayıs 02, 2016 Pazartesi Laiklik ‘tasma’sı, bizi durdurmak için boynumuza geçirildi!
-
Nisan 29, 2016 Cuma Laiklik, “tasma”! Özgürlükse, ayartıcı maskesi!
-
Nisan 18, 2016 Pazartesi Dikkat! Âmentümüze, İslâm’ın temellerine saldırıyorlar!
-
Nisan 17, 2016 Pazar Ehl-i Sünnet, İslâm’ın omurgasıdır; omurga çökerse, İslâm çöker!
-
Nisan 15, 2016 Cuma “İslâm dünyası”, İslâm’ın etrafında toplanamadığı sürece...
-
Nisan 11, 2016 Pazartesi Sekülerleşme felâketi ve dünyaya diriltici soluk üfleyecek öncü kuşakların gelişi...
-
Nisan 10, 2016 Pazar Medyatik sömürgecilik, siber terörizm ve Panama Belgeleri
-
Nisan 04, 2016 Pazartesi Çağrısı çağ’ını kuracak bir gençlik çağrısı
-
Nisan 03, 2016 Pazar Kültür’den Hikmet’e...
-
Nisan 01, 2016 Cuma Medeniyet Krizi: Müslüman Zihni’nin ve Mekânı’nın çökmesi
-
Mart 21, 2016 Pazartesi Genç kuşakları kurşuna diziyoruz, farkında mısınız?
-
Mart 20, 2016 Pazar Manevî temeller atılmadan aslâ!
-
Mart 14, 2016 Pazartesi Su akacak yatağını bulacak... Bu toplum yeniden ayağa kalkacak...
-
Mart 13, 2016 Pazar Edebiyatsız bir toplumun kaderi...
-
Mart 11, 2016 Cuma İnsanlığın geleceği: Osmanlı modeli
-
Mart 07, 2016 Pazartesi Hukuk “kılıf”ı: Demokles’in kılıcı!
-
Mart 04, 2016 Cuma Bu Müslüman toplum, kendi anayasasını yapamayacak mı?
-
Şubat 28, 2016 Pazar 28 Şubat bitmedi; “biz”i bitirdi, hayatımızı çölleştirdi...
-
Şubat 22, 2016 Pazartesi Şafak bulutları, çığır-insan sahabe timsaller nerede!
-
Ocak 25, 2016 Pazartesi Tehlike büyük: Peygambersiz, mezhepsiz, âmentüsüz bir İslâm icat etmek istiyorlar!
-
Ocak 22, 2016 Cuma Dünyanın bir Batı Sorunu var! Akîdemize saldırıyorlar!
-
Ocak 18, 2016 Pazartesi İnsanlığın yükünü omuzlarımızda hissetmek...
-
Ocak 17, 2016 Pazar Tekno-paganizm, insanın ve hakikatin ölümü
-
Ocak 11, 2016 Pazartesi Medyanın görünmeyen yüzü: İnsan’ın acı’sız ölümü!
-
Ocak 04, 2016 Pazartesi Sömürgeci eğitim sistemiyle nereye kadar...
-
Ocak 01, 2016 Cuma Ya yok olacağız ya da topyekûn dirileceğiz...
-
Aralık 11, 2015 Cuma Topçu’nun Söz’ü: İrade Metafiziği
-
Aralık 04, 2015 Cuma Esed cânisi yargılanmayacak mı?
-
Kasım 20, 2015 Cuma Çocuklar haklarını öğrenirse, sevinçler gecikmez
-
Kasım 16, 2015 Pazartesi 21. Yüzyıl Fransız Devrimi: İslâm Devrimi (?)
-
Kasım 13, 2015 Cuma Çağ körleşmesi ve “nüfuz” meselesi
-
Kasım 08, 2015 Pazar İstanbul ufkunun “mimarı” Peygamberimiz'dir
-
Kasım 06, 2015 Cuma Asıl iş, şimdi başlıyor!
-
Ekim 30, 2015 Cuma 100 yıllık “laik dogmatik uyku” hâli: Pagan uygarlık düzeyi!
-
Ekim 23, 2015 Cuma İslâm’la savaşıyorlar! Küresel 28 Şubat geliyor!
-
Ekim 12, 2015 Pazartesi Türkiye’ye savaş ilan ettiler! Niçin peki?
-
Ekim 09, 2015 Cuma Tehlikeli sularda yüzüyoruz: Form, normunu dayatıyor!
-
Ekim 02, 2015 Cuma Dalga kırdık, dalga kurma sürecine iyi hazırlanmalıyız!
-
Eylül 14, 2015 Pazartesi Kardeşlik nimeti: Yer’i ve değer’i
-
Eylül 11, 2015 Cuma Türkiye’yi, “iç savaş”la tehdit etmek!
-
Eylül 04, 2015 Cuma Tarihî bir yol ayrımının eşiğinden geçiyoruz...
-
AÄŸustos 31, 2015 Pazartesi Malazgirt ruhu: DiriliÅŸ umudu ve ufku!
-
Ağustos 24, 2015 Pazartesi İslâm’la savaşıyorlar! Ama hüsrana uğrayacaklar!
-
Ağustos 03, 2015 Pazartesi “Kürt sorunu”nun tek çözüm yolu, İslâm’dır; ötesi hüsrandır! (2)
-
Ağustos 02, 2015 Pazar Kürt sorunu’nun tek çözüm yolu, İslâm’dır; ötesi hüsrandır!
-
Temmuz 20, 2015 Pazartesi Derdini bilmeyen, derman olamaz!
-
Haziran 12, 2015 Cuma 2 asırlık bağımsızlık savaşı!
-
Haziran 05, 2015 Cuma İngiliz, “Müslümanların Türkiye’yi yönetmesine izin verilemez!” dedi. Hadi ordan!
-
Mayıs 22, 2015 Cuma Mekke + Medîne = Medeniyet
-
Mayıs 15, 2015 Cuma İki Gece Yolculuğu: “Lâ”dan “İllâ”ya...
-
Mayıs 11, 2015 Pazartesi Arnavutluk fatihi: Mehdi Gurra
-
Mayıs 08, 2015 Cuma CocaColanizasyon: Yeni-paganizm’in misyoneri!
-
Mayıs 01, 2015 Cuma İnsan insanın kurdu değil; yurdu, umudu ve ufku’dur
-
Mart 30, 2015 Pazartesi Entelektüel ve akademisyenle nereye kadar?
-
Mart 29, 2015 Pazar Entelektüel’den mütefekkir çıkmaz!
-
Mart 20, 2015 Cuma Nasıl bir eğitim sistemi?
-
Mart 13, 2015 Cuma Eğitim sisteminin merkezinde Kur’ân olmadığı sürece...
-
Mart 06, 2015 Cuma Modernleşme: Sömürgeciliğin keşif kolu
-
Mart 02, 2015 Pazartesi Çağ körleşmesi ve “gönüllü kölelik” olarak özgürlük!
-
Ocak 05, 2015 Pazartesi Zaman, kardeşliğimizi büyütme zamanı...
-
Ocak 02, 2015 Cuma Bölge’nin “emniyet sübabı”, PKK’yı bitirecek yegâne aktör: HÜDAPAR
Henüz yorum yapılmamış.